O bir gazeteci bir siyasi tarafından açık açık tehdit ediliyor. 

Ve o gazeteci tehdit edildiğini, atılan mesajları, içeriklerini bütün açıklığıyla orta yere koyuyor. 

İnsan bu mesajları okuyunca kani dönüyor adeta. 

Bu nasıl bir siyaset anlayışıdır? 

Bu parti yönetim kademelerine insanları getirirken hiç mi dikkat etmez, hiç mi o insanların hareket tarzının sağlıklı mı, Hastalıklı mı olduğuna dair bir gözlem de bulunmaz?... 

Gerçekten, hiçbir siyasi bakış açısı gözetmeden soruyorum bu soruları. 

Partinin adı iyi ama yöneticileri kötü... 

Bu tehtitden sonra ben de oluşan kanı maalesef budur. 

Eğer bu parti böyle giderse, milletin nefretinden başka hiçbir şey elde edemez. 

Bu noktada bir eleştirimizde diğer partilere ve diğer siyasilere olsun, ki yapılan bu tehdide hiçbir siyasi‘den bir açıklama çıkmadı. 

Ben buradan şunu çıkardım, demekki, her siyasi, gazetecilere yapılan bu tür tehditvari saldırılara onay veriyor. 

Bu sessizlik bu anlama geliyor. 

Ama biz gazeteciler olarak, Ender Yüncü kardeşimizin sonuna kadar yanındayız. 

Yazdıklarına katılırız, ya da katılmayız; ancak Ona karşı kimden saldırı gelirse gelsin, kendimize yapılmış sayar, o saldırıyı yapanı kınamakla kalmayız, ilgili kurumlar nezdinde de hukuki girişimlerde bulunulmasına önayak oluruz. 

Bu konuda son sözümüz: “haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” diyen büyük insanın sonuna kadar yanındayız, gazeteci kardeşimizin de arkasındayız.